DIE ZUKUNFT DER HASELNUSS HÄNGT VON DER ARMEE UND DEM GİRESUN AB

Murat Gürsoy ile Karadeniz Sohbetlerin de bu hafta findik sektörünün lider firmalarindan biri olan Şenocak Findik’a konuk olduk. Türk ekonomisinin prestij listeleri siralamasinda her yil yer almasini sağlam bir altyapiya, köklü bir geçmişe ve sağlikli bir büyümeye borçlu olan firmanin başindaki isim Yönetim Kurulu Başkani Cem Şenocak ile findiğa ve Ordu’ya dair konuştuk. Baba Ismet Şenocak gibi bir isimden aldiği bayraği gururla taşiyan başarili işadami şimdilerde üçüncü kuşağin işin içine girmesiyle farkli alanlara daha fazla zaman ayirabiliyor olsa da önceliğinin yine findik olduğunu gördük.

-Bilenler biliyor ama yine de sizi kisaca taniyarak başlayalim sohbetimize. Cem Şenocak kimdir? Şirketinizin gelişimi hakkinda bilgi verir misiniz?

-Ticaret hayatina 1981 yilinda Istanbul’da market işiyle başladim. O yillar sikintili yillardi ve okumak çok zordu. Üniversiteyi kazanmama ve babamin da istemesine rağmen ticarete atildim. 1986 yilinda aktif yönetici olarak Şenocak Gida’ya geçtim. Şirketimizin temelleri 1953 yilinda Hacivelioğullari koollektif şirketi olarak başladi. 1960’larin sonunda babam, 1986 yilinda da ben işin içine girince 1987 yilinda Hacivelioğullari’ndan Şenocak Gida’ya geçiş süreci başladi. Ordu’nunönemli bir değeri olan babamiz Ismet Şenocak’i 2017 yili Ekim ayi sonlarinda kaybettik. Rahatsizlandiği ömrünün son döneminde. Şirket hisselerini 3. Kuşağa devretmiş idi.

-Arkanizda böylesine bir koca çinar olmasi dolayisiyla şirketinizi uzun yillar prestij listelerinde görmek tesadüf olmasa gerek.

-Kesinlikle doğru söylüyorsunuz. Ismet Şenocak Ordu’da 20 yil borsa başkanliği yapmiş,uzun yillar aktif siyasetin içinde olup Ordu’da birçok esere imza atmiş bir çinarin başarimizda çok büyük katkisi ve etkisi olmuştur. Şenocak Findik olarak yaklaşik 20 yildir Türkiye’de ikinci 500 içinde yerimizi koruyoruz. Ciroya bağli olarak bazen başlarda bazen ortalarda yer aliyoruz. Çok büyük hedefler değil sağlam iş yapmak ve bölge istihdamina katkida bulunmak önceliğimiz oldu.

-Findiğin ana vatani topraklari yani Ordu ve Giresun’u hep birlikte değerlendiriyorsunuz söylemlerinizde… Bunu açar misiniz?

Evet… Karadeniz istihdam yönünden sikintili zaten… Ordu ve Giresun da benzer kaderi paylaşan birbirine çok yakin iki il. O nedenle birbirinden ayirmam mümkün değildir. Gelişmiş bir sanayi yok, turizmde henüz emekliyoruz. Karadeniz yeşili ve doğasi ile harika bir bölge ama hava koşullari yaz turizmine uygun değil. Yayla turizmi kalkinmada model olabilir diye düşünüyoruz ve bu yönde adimlar attik. Daha doğrusu turizm anlaminda Araplar için daha cazip bir bölgeyiz, belki henüz bakir bir bölge olmamiz da avantaj diye düşünüyorum.

-2019 yili hedefleriniz nedir? Pek çok ihracat fuarina katildiğinizi biliyoruz. Dolayisiyla ihracata ağirlikli bir hedef mi planliyorsunuz?

-20 yildir tüm yurtdişi fuarlarina katilmaktayiz. Son 5-6 yila kadar ben şimdilerde ise çocuklarim katiliyor. Bu tür organizasyon ve etkinlikler tanitim ve diyalog anlaminda katki sağliyor. Diş pazar yüzdemiz 30-35 bandinda seyrediyor. Yüzde 65-70 oraninda da iç piyasaya çalişiyoruz. Geçen yil için ihracat rakamlarimiz 15 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti ki bunu önemsiyoruz. Bu yil için de 20 milyon dolar ihracat hedefiyle gidiyoruz.

-Hep denir ki findikta günü değil geleceği kurtarmak gerekir. Yapilanlari görmekle birlikte yeterli olmadiği görüşündeyiz. Bu konuda sizin değerlendirmeleriniz oldukça önemli. Sektör sorunlari hakkinda neler söylersiniz?

Öncelikle findik üreticisi için ürünlerinin çok önemli olduğunu biliyorum. Hayatini findiğa endekslemiş 400 bin aileden bahsediyoruz. Bunun da en büyük kismi Ordu ve Giresun’da yaşiyor. Bu iki ilin bir takim öncelikleri ve ayricaliklari olmali. Çünkü üretici açisindan bakildiğinda ciddi uçurumlar olduğunu gözlemliyorum diğer bölgelerle karşilaştirdiğimda. Dünyanin en büyük findik üreticisi olan bu iki il ile düz ovada üretim yapanlar arasinda büyük farklar var. Bizim burada üreticilerimizin yillik geliri otalama 5 bin lira iken düz ovada üretim yapanlar ortalama 50 bin lira kazanç elde edebiliyor. Dolayisiyla bu uçurumun kapatilmasi ve dengelerin oluşmasi için yapilmasi gerekenler var. Bu hiç konuşulmuyor findiğin fiyati konuşuluyor. Oysa çiftçinin geliri konuşulmali. Biz 5 bin lira yillik ortalama geliri 20 bin liraya nasil çikartiriz bunu konuşmaliyiz.

-Bu nasil olacak?

Birincisi alan bazli destekleme çok önemli bir modeldi. Bu destek yoğunlukla Ordu ve Giresun’a veriliyor. Bahçesine bakan iyi tarim uygulayan çiftçimize bahçesinin üzerinde olan çiftçiye 10 dönümün altina 170 lira değil de 500 lira vererek 20 dönümün altindakilere 400 lira vererek 30 dönümün altina 300 lira vererek kademeli bir model geliştirmek gerekir. Destekleme modeli realize edilmeli.

-Israrla sorun sadece Ordu ve Giresun’da diyorsunuz?

Tabi ki… Findik çiftçisi anlaminda. Dünyanin başka hiçbir yerinde findik üreticisinin sorunu yok. Ama Dünyanin en büyük findik üreticisi bu iki il olduğuna göre ve çiftçinin en mağdur olduğu iki il olduğuna göre sorunun önce burada çözülmesi gerekiyor. Burada çiftçinin gelirinin nasil artirilacağini konuşmamiz lazim.

-Erdoğan’in açikladiği fiyati yorumlar misiniz?

Gayet makul ve dengeli bir yaklaşim olarak görüyorum. TMO araciliğiyla 16.5 lira ve 17 lira açiklandi. Sistemsel olarak ihracatin önü de tikanmayacak. Iyi ve kötü demeden normal bir fiyat. Ihracat 300 bin tonun üzerine çikma ve rekor kirma ihtimali yüksek görünüyor.2012 yili rakamlari yakalanacak gibi görünüyor. Avantaj şu; dünyada findik stoku yok bu yil Bizim dişimizda iyi bir rekolte de beklenmiyor. TMO alimlari şöyle haksizliğa sebep oluyor. Düz ovada 8 ton findik yapan bunu rahatlikla TMO’ya satabiliyor. Benim burada 1 ton findik yapan üreticimin yüzde 10’u TMO’ya ürün satamiyor. Yani zenginler TMO’ya satiyor.

TMO olmali mi?

TMO alimi bir pansumandir. Böyle bir piyasada alinmasi gerekir mi gerekir. Ama Ordu Giresun’a uzun vadede bir şey vermez. Düz ovadaki her zaman daha fazla findik verecek. Devlet burada küçük çiftçiyi daha fazla desteklemezse önümüzdeki yillarda arz ve talepte devlet alimlarinin sikintisi artar. Düz ovada herkes findik diker, rekolte artar ve devlet devamli almak zorunda kalir. Ama bir yere kadar sonra taşiyamaz. Devlet bir gün gelir aşiri stoktan dolayi, bir tek tarim ürünü findik değil der. Işte o da tikandiğimiz nokta olur. Bu örnekler 2001ve 2008 yillarindan yaşanmiştir. O nedenle devlet alimlarindan daha ziyade alan bazli destekleme modelinin geliştirilerek özellikle Ordu ve Giresun çiftçisinin mağduriyeti giderilmelidir. Giderilen bu mağduriyetle Ordu ve Giresun’un sorunu çözülürse dünyadaki findik sorunu da çözülmüş olur. Hükümetin de muhalefetin de findik paydaşlarinin da sorunu ortadan kalkar. Yeterki findiğa bel bağlayan üretici hak ettiğini alsin.

-Dünyanin en büyük üreticisiyiz ama piyasa sizce kontrolümüzde mi?

Değil tabi ki… Ama findik dünyada her ne ise biz bir tik altina satarak piyasayi elimizde tutabiliriz Burada arz ve talep de önemli. Bu nasil dengelenir. Lisansli depolar ve ürün borsalari kurularak.Orada insanlar findiğini götürüp değerli kâğidini alir. Beğenmedi mi gider değerli kâğidini her hangi bir bankaya götürür satar veya satmaz. Satici ile alicinin dengesini sağlamak. Önemli olan budur. Diğer yandan findiğin fiyati bir sene 20 bir sene 8 lira olmamali. Yüksek iniş çikişlar mağduriyet yaratir. Düşse de çiksa da maliyetler değişken oluyor. Onun için devlet elinde ürünü piyasaya girdi ve dengeledi. Ya olmasaydi ne olurdu? Bu findik piyasada olurdu. 13-15 lira bandinda istikrarli bir dönem olurdu.

-Eskiden durum nasildi?

2001 yilinda Fiskobirlik elinde 690 bin ton findik varken findik 1 dolarin üstüne çikamiyordu. 2008’de TMO alimlari 4 buçuk lira iken piyasadaki fiyat iki liraydi devletin elinde o zaman da 400 bin ton findik birikmişti. Eskiden findik fiyatlari maliyetler hesaplanir üzerine yüzde 30-40 refah payi konulurdu. Şimdi altyapi eksikliklerinin getirdiği noktadayiz. Üretici birlikleri de veya aktif değil eskisi gibi.

-Ordu’da findik üzerine bir takim yapilanmalar olduğunu gözlemliyoruz. Sizce doğru bir yöntem midir?

Belediyeye bağli bir şirket kurarak yaricilik anlaminda kurumsal ortaklik yapisi oluşturma çalişmalari var. Bahçesine bakamayan gurbetçi veya yaşli çiftçinin üretimine ortak olmak amaciyla belediye ekipleri bahçeye gidecek, budamayi ve bakimini yapacak. Bu yönde bir takim çalişmalar yapildiğini biliyorum. Belediye, Valilik ve Il Tarim Müdürlüğü ile görüşmeler yapiliyor ortaklik işleyişi ile ilgili olarak.

Findik üreticisine öneriniz nedir?

Tabi ki öncelikle iyi tarim. Bahçeye bakmadan verim alamazsiniz. Kalite de olmaz. Bir de findik toplama yönteminde de bazi değişiklikler yapilmasi gerekiyor. Toplama zamani findik daldan değil yerden toplanacak. Hâlihazirda yerden toplamamanin çok fazla dezavantaji olduğunu görüyoruz. Findik toplamayi bilen işçi de kalmadi. Yerden toplama geliştirilirse findiğa zarar vermeme anlaminda önemlidir. Fiyat beklentisi konusunda da şu tarihte şu olacak diye beklememeli. Ikiye üçe bölerek satmak en uygunu diye düşünüyorum.

-Biraz da ülke ekonomisi üzerine konuşalim mi?

Türkiye eşi benzeri olmayan bir ülke. Hatta çok yalniz bir ülke. Ne bir Avrupa ülkesiyiz ne de Ortadoğu’ya aitiz. Her iki tarafla da ilişkileri olan geçmişten gelen kuvvetli bağlara sahip, AB ve ABD ile ilgili ticari bağlantilari olan bir ülkeyiz. Geçmişi güçlü bir ülke olduğumuz için üzerimize türlü oyunlar oynaniyor. Bizim şansimiz ise son 20 yildir çok güçlü bir iktidar var ve aldiği kararlardan dünya rahatsiz oluyor. Dünya ne çok güçlü olmamizi istiyor ne de yok olup gitmemizi. Onlarin güdümünde bir ülke olmamizi istiyorlar. Oysa öyle olamayiz.Bazi olumsuz teşebbüslerden ve krizlerden etkilendiğimiz ortadadir ama buna rağmen geçecek. Yilin ikinci alti ayinda değişik bir dünya krizi olmazsa Türkiye’nin daha iyiye gideceğini düşünüyorum.

Hep findik konuştuk biliyoruz ki geçen hafta temellerini attiğiniz bir de turizm projesi var. ÇambaşiYatirim A.Ş. Yönetim Kurulu üyesisiniz ve ORDUSIAD, Ordu Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Çambaşi Yaylasi’na olağanüstü güzellikte bir otel için düğmeye basildi. Biraz da bu yatirimdan bahsedelim mi?

Büyük bir keyifle… Aslinda bölge için çok önemli bir ortakliğa imza attik. Hepsi birbirinden değerli üyelerimizle Ordu’nun yeni turizm merkezi olan Çambaşi’na önce kayak tesislerinin kurulmasi yönündeki çabalarimiz başariya ulaşti. Şimdi sira konaklamaya geldi. Eminim Çambaşi yakin gelecekte tipki Erciyes, Palandöken veya Uludağ gibi adindan sikça söz ettirecek. Ve orada 80 odali 150 yatak kapasiteli bir otel yapmak da bizim için tarihi bir sorumluluk olacak. Ordu Büyükşehir Belediyesi ve ORDUSIAD’in üstünde bir sorumluluk ve tarihi bir yükümlülük olarak gördüğüm proje şehrimize çok şey katacak. 8 yillik mücadelede başlangiçta 25 kişiyle yola çiktik. Daha sonra başlangiçtaki sayidan 5 kişi kalmasina rağmen ortaklik yapisi 14 kişi ile devam ediyor. Ordu Büyükşehir Belediyesi iştiraki ORBEL de yüzde 30’luk payla ortak ve büyük destek oldu. Ordu’da bir ilk ayni zamanda. Gelecek nesillere de örnek teşkil edecek bir ortaklik kurmayi amaçladik. Kayak tesisi ile otel birleşince ortaya mükemmel bir turizm hamlesi çikacak. Bu noktada geçmişten bugüne emeği geçen herkese eski ve mevcut tüm vekillerimize, eski büyükşehir belediye başkanlarina valilere ve bürokratlara ayrica Kayak Kulübü başkani Fevzi Turan’a, Kabadüz Belediye Başkani Yener Kaya’ya, Ordu valimize, özellikle de Ordu Büyükşehir Belediye Başkani sayin Hilmi Güler’e ve adini anamadiğim tüm dostlara teşekkür ediyorum.

Son olarak Orduspor’u soralim. Çambaşi Yatirim A.Ş’de kat ettiğiniz mesafe şehre mal olmuş takim için de örnek teşkil etmez mi?

Tabi Orduspor’u konuşurken doğrudan bugünü konuşmak doğru değil. Biz hepimiz Orduspor’un başarilari ve hatiralariyla büyüdük. Çocukluğumdan beri her maçin ayri hatiralari vardir. 70’li yillarda annemle bile maçlara giderdik. 1994 yilinda bir yil aktif yöneticilik yaptim. Orduspor hepimizin gönlünde ayri bir yeri olan kulüptür. Yillar sonra süper lige çikma başarisini gösterdi takimimiz. Ama süper lig ve sonrasindaki süreç doğru yönetilemedi faturasi ağir oldu ve kulüp bu yükü kaldiramadi. Biz bunlari o günlerde kademe kademe içimiz yanarak yaşarken elimizden pek fazla bir şey gelmedi. Zaman zaman uyarmamiza rağmen akibetin önüne geçilemedi. Bir süre sonra iki Orduspor oldu.. Biz ikisine de destek olduk. Orduspor’da bir diriliş olur mu? Mümkündür ama zamana ihtiyaç vardir. Birleşme olacaksa Orduspor çatisi altinda olsun kismina sicak bakiyoruz. Yeni Orduspor ile Orduspor birleşecekse ve Orduspor olacaksa adi bunun önü açilmali ve partiler üstü düşünülmeli. Bu konuda Ordu’nun bir an önce Süper Lig’de veya PTT 1.Lig’de bir takimi olmali ve bunun adi Orduspor olmalidir. Şehrin takimi Orduspor bir kesime mal edilmeden tüm kesimlerin takimi olmalidir. Valilik, Belediye, siyasetçiler, Ordulu işadamlari ve tüm spor kamuoyu bu düşünceye sahip çikarsa iyi bir yönetimle bu başarilabilir.